TARIFNAME FARKLI AuxHgy FORMLARINDA BULUNABILEN Au-Hg METAL ALASIMLARINDAN CIVA (Hg) VE ALTININ (Au) BIRLIKTE KAZANIMI VE BIRBIRINDEN SEÇIMLI OLARAK AYRILMASI IÇIN BIR YÖNTEM VE ALTERNATIF REAKTIFLER Bulusun Ilgili Oldugu Teknik Alan Bulus; amalgamlama sonrasinda olusan atiklarda bulunan veya cevher yapisinda dogal olarak olusmus olarak bulunan farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civa (Hg) ve altinin (Au) birlikte kazanimini, ve seçimli olarak ayrilmasini saglayan bir yöntem ve bu yöntemde kullanilan siyanüre alternatif, toksik olmayan ve dogada bozulabilen amino asit türü reaktifler ile ilgilidir. Bu yöntemle ayrica civa sülfür (HgS) mineralindeki civanin (Hg) ayrilmasi saglanmakta olup toksik olmayan ve dolayisiyla zehirleyici etkisi bulunmayan, çevre ve insan sagligi açisindan risk olusturmayan, üretilmesi tasinmasi ve depolanmasi ekonomik ve basit olan, farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civa (Hg) ve altinin (Au) birlikte kazanimi ve seçimli olarak ayrilmasi saglanmaktadir. Teknigin Bilinen Durumu Civa (Hg), sembolü "Hg" ve atom numarasi 80 olan kimyasal element olup dokusu ve görünüsü çok nazik olan ve nadir kimyasal özellikler barindiran önemli bir elementtir. civa, "zincifre" adli kirmizi bir madenden elde edilen metalik gri bir maddedir. Çok güçlü bir çözücüdür ve bu özelligi sayesinde altin (Au) ve gümüsü (Ag) cevherlerden ayristirmak için yaygin olarak kullanilmaktadir. Ancak civa (Hg) çok küçük miktarlarda bile etkili olabilen bir sinir sistemi toksinidir. Merkez sinir sistemini ve böbrek sistemini dogrudan etkiler. Gelisim bozukluklarina, hareket ve beyin islevi bozukluklarina neden olur. Kolayca buharlasarak, renksiz bir buhar halinde havaya karismasi onu gizli bir toksin durumuna getirir. Metalik altin (Au) ile amalgam olusturma özelligine sahip olan civa, altin (Au) cevherlerden konsantre etmek ve kazanmak için etkili bir teknik olarak kullanilmaktadir (Oraby, 2009). Metalik altin (Au) veya gümüsün (Ag) veya ikisinin bir alasiminin bir amalgamla tamburunda veya amalgamlama masasinda Civa (Hg) ile karistirildigi ve kiymetli metalin Civa (Hg) ile birleserek metal yüklü Civa (Hg) olusturdugu yogunlastirma islemi amalgamlama islemidir. Amalgamlama islemi ile uzun yillar boyunca üretim yapilmis ve çok miktarda civa (Hg) ile kirlenmis atiklar olusmustur. Bu atiklar dünyanin pek çok alaninda yaygin olarak bulunmakla beraber Afrika ve Güney Amerika kitalarinda yogunluk kazanmistir. Ne yazik ki yakin zamanda, tropik bölgelerde yer alan gelismekte olan ülkelerin çogunda ekonomik ve sosyal faktörler nedeniyle altin (Au) kazanimi için ucuz, kolay ve güvenilir bir ekstraksiyon islemi olan Civa (Hg) ile amalgamlama islemi madenciler tarafindan yaygin bir sekilde kullanilmaya devam etmistir (Gökelma v.d., 2016, Swain v.d., 2007). Amalgamlama isleminde Civa (Hg) yüzey gerilimi suyunkinden daha büyük, ancak altin (Au)'dan daha küçük oldugundan, civa (Hg) altin (Au) parçaciklarinin yüzeyine adsorbe olmakta ve ayrica yogun bir ortam görevi görmektedir. Daha hafif gang malzemesi üstte yüzerken altin (Au) civaya gömülür. Ortaya çikan amalgam isitildiginda, Civa (Hg) buharlasarak altini (Au) birakir. Özellikle altin (Au), Aung ve AuaHg'den çok çesitli amalgamlar olusturmak için civa (Hg) ile birlesebilir. Civa (Hg), Aung, AU2Hg ve AU3Hg olarak üç temel altin (Au) amalgam bilesimi halinde mevcuttur vardir ve ayrica oda sicakliginda Altin (Au) ile gümüsün (Ag) belirli miktarlarda karistirilmasi ile elde edilen alasim elektrum veya beyaz altin (Au) olarak adlandirilmaktadir. Elektrum olustururken, 18 kt beyaz altina (Au) %75 altin (Au) ve %25 gümüs (Ag) veya paladyum ilave edilmekte, altin (Au) ve gümüs (Ag) oranlarina bagli olarak rengi soluktan parlak sariya degismektedir. Genelde soluk sari veya sariya çalan beyaz rengindeki elektrum halindeki altin (Au) bilesiklerinin yüzey gerilimi amalgamlama için uygun olmadigindan amalgam islemi yapilamamaktadir. Küçük boyutta altin (Au) tanelerinde (<400 mikron) bu yöntemin uygulanabilirliginde güçlükler meydana gelmektedir. Yine ortamda bulunan impüritelerin (demir oksit, demir sülfür, tellürid, arsenik, antimuan ve bizmut gibi) varligi durumunda amalgamlama güçlesmekte ve civa (Hg) sarfiyati artmaktadir (Çilingir, 1996). Bu nedenlerden dolayi amalgamla ile altin (Au) kazanimi verimli olmadigindan atiklarinda önemli oranda altin (Au) ve civa (Hg) bulunmaktadir. Atik olarak birakilan Civa (Hg) genellikle atmosfere buharlastirilmakta ve buharlastirilan ve amalgamlama yönteminde kullanilan civanin toksik olmasi, insan ve çevre sagligini olumsuz etkilemektedir. Öyle ki, altin (Au) fiyatlarinin ve yoksullugun artmasi, altin (Au) üretiminde Hg ile amalgamlama yöntemini kullanan küçük ölçekli altin (Au) madenciliginin çogalmasina neden olmustur. 70'ten fazla ülkede 15 milyona yakin isçi civa (Hg) ile amalgamlamanin kullanildigi ilkel ve küçük ölçekli altin (Au) madenciliginde görev almaktadir. Net olarak kayit altin (Au)a alinmamis olmakla beraber 50'den fazla gelismekte olan ülkede uygulanan ilkel madencilik faaliyetleri ile gösterilmistir. Bu miktar dünya altin (Au) üretiminin yaklasik %20-30'una denk gelmektedir (Swain v.d., 2007; Velasquez-Lopez vd., 2011). Bununla birlikte, ilkel madenciler tarafindan üretilen madencilik kalintilarinin miktarlari da oldukça önemlidir ve bunlar genellikle herhangi bir minimal islem yapilmaksizin belirlenen atik havuzlarina bosaltilmaktadir (Coles ve Cochrane, 2006). Civa (Hg) kullanimini yasaklayan yasalara ragmen, küçük ölçekli altin (Au) madenciliginde yaygin olarak hala Civa (Hg) kullanilmaktadir. Madencilerin, üretilen bir gram altin (Au) basina ortalama 1-2 9 civa (Hg) kaybettigi tahmin edilmektedir; dolayisiyla, bu islem ile yilda yaklasik 1000 ton Hg biyosfere salinmaktadir ve bunun tahmini 300 tonu dogrudan atmosfere yayilmaktadir. Bu aktivite tarafindan tüketilen hemen hemen tüm civa (Hg) bir sekilde çevreye salinir. Civanin (Hg) bu etkinlikler yoluyla önde gelen tüketicisinin Çin, Endonezya, Brezilya, Kolombiya, Peru, Filipinler, Venezuela ve Zimbabwe' oldugu düsünülmektedir (Swain v.d., 2007). Velasquez- Lopez vd. (2011) tarafindan yapilan çalismada gravite atiklari ve amalgamasyon atiklar incelenmis olup bu atiklarin 150- 350 ppm Hg ve 1,5-5 ppm altin (Au) içerigi belirtilmektedir. Bu durum da civa (Hg) kullanimiyla altin (Au) üretimi sonucu atiklarda ciddi miktarda civa (Hg) kirliligini ortaya koymaktadir. Agir metaller içerisinde yer alan civa (Hg), ABD'deki Zehirli Maddeler ve Hastaliklar Ajansi (ATSDR) tarafindan insan sagligi için en zehirli elementler listesinde üçüncü sirada yer almaktadir (Rice vd., 2014). Bu nedenle civa (Hg) kirliligi bugünlerde insanligin karsi karsiya oldugu küresel bir problemdir. Dogada üç formda (elementel, inorganik ve organik), bulunmakta olup her biri kendi toksik özelligine sahiptir (Tchounwou vd., 2012). Civa (Hg) düsük konsantrasyonlarda dahi toksik etkisinden dolayi çevresel ve insani bir tehlike arz etmektedir. Civa yüksek bir buhar basincina sahiptir, ve çogu Civa bilesigi uçucudur ve kolayca uçucu hale getirilir (Coles ve Cochrane, 2006). Ortamdaki çesitli civa formlari biyojeokimyasal olarak en toksik form olan metil civaya (CHaHg*) dönüsebilmektedir (AI-Malki, 2012). Civanin yüksek kimyasal ve biyolojik aktivesi bulunmaktadir. Ayni zamanda canli organizmalarda birikme egilimi gösterir. Hem inorganik hem de organik olmak üzere birçok toksik baglanti olusturur. Çevrede atik olarak bulunmasi durumunda giderilmesi oldukça zordur (Antoszczyszyn ve Michalska, 2016). Atmosferik civa için maksimum güvenli seviyenin 0,05 mg Hg/m3 oldugu kabul edilmektedir (Coles ve Cochrane, 2006). Civa (Hg) çok küçük miktarlarda bile sinir sistemi üzerinde etkili olabilen bir toksindir ve böbrek sistemini dogrudan etkilemektedir. Civa (Hg) zehirlenmesinin ciddiyeti ve tipi, toksiklik durumu nedeniyle civaya (Hg) mazur kalma sekline, süresine ve formuna baglidir. Ciddi Civa (Hg) zehirlenmelerinde böbreklerde, sinir sisteminde, solunum sisteminde, bagisiklik sisteminde, cilt, agiz, dis ve dis etlerini etkiledigi gibi sakat- kusurlu dogumlara da neden olmaktadir. Ayrica metil Civa mikrotübül olusumunu, nöronlarda protein sentezini engeller. Hücre zari etkinligini degistirir, DNA sentezini bozar. Sonuçta sinir sistemine çok ileri derecede toksik etki yapar Ciddi zehirlenmelerde koma ve ölüme neden olabilir. Bulgulari; öksürük, nefes darligi, ates, halsizlik, dis eti iltihabi, halüsinasyonlar, nörolojik bulgular, ellerde ve ayaklarda soyulma ve kilcal damarlarda kan toplanmasi nedeniyle deride kizarikliklardir. Kanda Civa (Hg) konsantrasyonu eriskinlerde 10 ug/L'nin altinda ise, mesleki maruz kalma düzeyi hafif olanlarda (örn., dis hekimleri) civa (Hg) konsantrasyonu 15 ug/L'nin altinda ise normal olarak kabul edilmektedir. Ciddi civa (Hg) maruziyeti ise Dünya Saglik Örgütü (World Health Organisation-WHO)'ne göre idrarla günlük atilan civa miktarinin 50 ug/gün'ün üzerinde olmasi durumundadir (URL-1, 2019). Amalgam içerigindeki altinin (Au) siyanür kompleksi halinde nispeten selektif olarak çözeltiye almak ayristirma islemine siyanürleme adi verilmektedir. Çogu altin (Au) madeni için siyanürleme yöntemi kullanilmaktadir ve siyanürleme ile altin kazanim islemi, cevherden veya konsantreden altin kazanmanin ana yöntemidir. Cevherdeki altin (Au) içerigine göre uygulanacak siyanür liç prosesi belirlenmektedir. Genel olarak iki temel tür siyanürleme islemi vardir. Bunlar; tank Iiçi ve yigin Iiçidir. Ek olarak, tank liçi, iki farkli islem türünden birini içerir; bunlardan biri pulp içinde karbon (ClP) iken digeri liç içinde karbon (CIL) yöntemidir (EPA, 1994). Siyanür Iiçinde, bir azot ve bir karbon atomunun birlesmesiyle olusan siyanür (CN') kullanilmaktadir. Siyanür prosesi; alkali ortamda (pH= ile cevherdeki degerli metallerin (altin, gümüs) oksijen varliginda çözündürülmesi olarak tanimlanmaktadir (Gupta ve lVlukherjee, 1990; Rubisov vd., 1996). Altinin siyanür ile çözünme denklemi Elsner denklemi ile ifade edilmekte olup gümüsün de çözünürlügü de ayni reaksiyonla gerçeklesmektedir (Habashi, 1997) Altin için güçlü bir reaktif olan siyanür, civa için de esit derecede güçlüdür (lVliIIer vd., 1995). Siyanürleme islemi sirasinda %85-90 civarinda altin çözünürken, tipik olarak vd., 1984; Gabby, 2013). Bu durum civanin altinda bulunus sekline göre degismektedir. Amalgamlama atiklarina uygulanan bir diger çalismada Hg çözünürlügü yaklasik %90 verimle gerçeklesmektedir (Kantarci, 2020). Sharpe (1976)'ye göre civa, siyanür ile oksidasyon sonucu Hg(CN)2 ve Hg(CN)4'2 kompleksini olusturur (Miller vd., 1995). Siyanür; altin, gümüs, bakir ve demir gibi elementlerle de kompleksler olusturur, ancak suda çözünür civa-siyano kompleksleri, en kararli olanlardandir ve özellikle de maden atiklarindan uzaklastirilmasi zordur (Matlock vd., Stokiyometrik olarak bakildiginda; civanin çözünmesi için gerekli olan siyanür konsantrasyonunun altin ile kiyasladiginda 2 kati olmasi gerektigi görülmektedir. Bu nedenle altin çözünmesinde altinla çözünen civa (Hg) için kullanilan siyanür fazla olacagindan siyanür tüketiminin artmasina neden olacaktir. Ayrica kirlilige sebep olan civanin siyanür Iiçi esnasinda cevherdeki çözünmesi, Iiç islemini takip eden proseslerde (çözelti saflastirma/kazanim süreçlerini) olumsuz etkilere neden olmaktadir. Katotlarin eritilmesi ve aktif karbonun yeniden aktiflestirilmesi sirasindaki saglik tehlikesi nedeniyle civa ya geri kazanilmali ya da çökeltilmelidir (Sandberg vd., 1984). Cevherlerde bulunan civa, muhtemel tüm metaller arasinda siyanür çözeltisinden uzaklastirilmasi en zor olanidir ve en ciddi kirlenme tehdidini olusturandir. Bu nedenlerden kaynaklanabilecek kirlilikler çevresel ve saglik açisindan ciddi tehlikelere yol açmaktadir. Ayrica, altinin liç islemi sonrasinda kazanilmasinda kullanilan yöntemlerden; karbon siyirma, karbon geri kazanimi, elektro kazanim ve saflastirma (firinlama) islemleri esnasinda, civanin geri dönüsümlü liç çözeltilerinde birikmesi, atiklarda kalmasi ve isil islemlerin uygulandigi proseslerde civa buharlasmasinin olusumu gibi olumsuzluklar meydana getirmektedir (Stakervd., 1984; uzaklastirma yöntemlerinin arastirilmasini önemli kilmistir. Siyanürlü liç çözeltilerinden civanin uzaklastirilmasina yönelik; çöktürme ile uzaklastirmada organik reaktifler ile çöktürme-(Coles ve Cochrane, 2006, Kantarci, 2020) ve inorganik reaktifler ile uzaklastirma (lVIiller vd., 1995; Gabby vd., 2014), ayrica adsorpsiyon ve elektro- kazanim ile uzaklastirma çalismalari mevcuttur. Genel olarak, cevherden çikarilan az miktarda civa ekonomik getirisinden daha pahali ve kompleks islemlere tabi tutulmaktadir. Ayrica altin ve gümüsten civanin ayrilmasi için ilave islem adimlari gerektirmektedir (Staker vd., 1984). Siyanür Iiçi tesislerinde HCN olusmasi sagliga zararli oldugundan istenmemekte ve kireç ilavesiyle pH 10,5'un üzerinde ayarlanmaktadir (Küçük, 2007; Sayiner, 2012). Siyanür tuzlari ve hidrojen siyanür müsterek toksit tepkime vermekte ve siyanür iyon tutuculugundan dolayi (bu islem metal eldesin de yararlanilan bir özelliktir) metalik molekülleri harekete geçirip oksijen tüketimine neden olmaktadir. Böylece oksijen kullanan canlilarda zehirlenmeye neden olmaktadir. Siyanür; yüksek derecede zehirli yapisi nedeniyle üretimi, tasinmasi, depolanmasi, kullanilmasi ve siyanür içeren atiklari çevre ve insan sagligi için büyük tehdit olusturmaktadir. Yiginla süzülen siyanürlü sular; yüzey suyu, yeralti suyu ve toprak için büyük bir tehdit olusturmaktadir. Günümüzde çevrenin korunmasina daha fazla önem verilmekte ve siyanür kullanimi giderek kisitlanmaktadir. Bu gibi saglik sebepleri nedeniyle civa ile kontamine olmus bu atiklardan siyanür Iiçi ile altin kazanimi Birlesmis Milletler Çevre Programi (UNEP) liderliginde "Civaya Iliskin Minamata Sözlesmesi" geregince yasaklanmistir. Sözlesme kapsaminda, ülkelerin 2020 yilina kadar bazi civa içeren ürünlerin üretim, ithalat ve ihracatini yasaklamalari ve bunlara iliskin atiklarini etkin bir sekilde bertaraf etmeleri, kullanilan civa miktarini ve salinimlarini azaltmaya yönelik stratejiler olusturmalari ve büyük endüstriyel tesislerden kaynaklanan emisyonlari ve salinimlari azaltmak için belirli zamanlar dâhilinde yeni açilacak tesislerde mevcut en iyi teknolojileri kullanmalari ve mevcut tesisler için ise belirli bir plan çerçevesinde emisyonlarini azaltmalari zorunlu hale getirilecektir. Minamata Sözlesmesi 20.yy ortalarinda Japonya'nin Minamata Kenti`nde civa ve civa bilesikleri ile bunlara ait atiklardan kaynakli meydana gelen civa zehirlenmesi nedeniyle olusturulmustur. Ayrica, altin kazaniminda yaygin olarak kullanilan siyanürleme prosesi neticesinde var olan sorunlardan dolayi civali cevherler ve atiklar bu sözlesme geregince kapsam dahilindedir. Çünkü altin için güçlü bir reaktif olan siyanür, civa için de esit derecede güçlüdür (Miller vd.,1995). Siyanürleme islemi sirasinda %85-90 civarinda altin çözünürken, tipik olarak %10-30 civarinda da civanin çözündügü belirtilmektedir siyanür ile oksidasyon sonucu Hg(CN)2 ve Hg(CN)4'2 kompleksini olusturur (Miller vd., 1995). Siyanür; altin, gümüs, bakir ve demir gibi elementlerle de kompleksler olusturur, ancak suda çözünür civa-siyano kompleksleri, en kararli olanlardandir ve özellikle de maden atiklarindan uzaklastirilmasi zordur (Boyle ve Smith, 1994; Matlock vd., 2002; Coles ve Cochrane, 2006; Gabby, 2013). Sonuç olarak; siyanürleme ile çevresel olarak zararli olan civa mobilize edilir ve çevreye daha hizli yayilir. Teknigin bilinen durumunda altinin liçi için siyanüre alternatif reaktiflerin uygulanmasi ile iliskili görünen 500'den fazla doküman bulunmaktadir. Buna ek olarak, özel sirketler, arastirma kurumlari ve ticari metalürji laboratuvarlari tarafindan kolayca erisilemeyen çalismalar da yapilmaktadir. Altin liçi için siyanüre alternatif olarak en yaygin olarak tiyosülfat, tiyoüre, halidler, amonyak ve bakteriler üzerine arastirmalar yapilmistir (Aylmore, 2005). metal bilesiminden altin gibi bir soy metalin seçici olarak geri kazanilmasi için uygun bir soy metal geri kazanim yöntemi anlatilmaktadir. Soy metal içeren bir metal bilesiminden soy metali geri kazanma yöntemi; soy metalin sulu bir elektrolitik çözeltiye seçici olarak süzülmesi ve metal bilesimin tiyoüre ve / veya tiyosülfat iyonlari içeren elektrolitik olarak indirgenmesi islem adimlarini içermektedir. Bu dokümana göre, elektrolitik sulu çözelti sadece bir soy metali geri kazanmakla kalmamakta, ayni zamanda bir soy metal içeren materyali elektrolitik olarak da islemektedir (lchino ve Okido, 2000). Ayrica elektrolitik isleme gibi islemler yapilirken de kullanilabilmektedir. Ancak, siyanüre alternatif olarak kullanilan tiyoüre ve/veya tiyosülfat iyonlari gibi reaktifler; gerek siyanüre oranla az da olsa toksik etkilerinin bulunmasi gerek ekonomik olmayislari gerekse geri kazanilabilir ve stabil olmamalari gibi zorluklari bulunan reaktiflerdir ve bu nedenle tercih edilebilir degillerdir (Tanda, 2017). Ayrica bu yöntemle, altin arzu edilen verimlilikte ayristirilamamaktadir. CN1069348 C sayili dokümanda altin endüstrisinde yas metalürjik siyanojen olmayan proses ve bunun özel ekipmani anlatilmaktadir. Bu prosese göre, islem alkali metalin klor tuzu, asidik kosullar altinda özel elektroliz ekipmaninda elektrolize edilmesi ve oevherdeki altin, altin triklorür üretmek için salinan aktif klor tarafindan oksitlenmesi adimlarini içermektedir. Ayrica iyon degisim reçinesi ile adsorbe edilmekte, desorbe edilmekte, asitlenmekte, yakilmakta ve altinin bitmis ürününü elde etmek için ekstrakte edilmektedir (Xu Sheng, 2001). Fakat klorür kompleksleri de siyanür veya veya kükürt kompleksleri gibi altini eritebilen reaktifler çogunlukla agresif ve çok toksiktir (Gökelma v.d., 2016). Bu sebeple klorür içerikli bilesenlerin kullanimi da tercih edilebilir nitelikli degildir. Mevcut çözümlerin toksik olmasi, oksijen kullanan canlilarda zehirlenmeye neden olmasi, çevre sagligini olumsuz etkilemesi, üretimi, tasinmasi, depolanmasi ve kullanilmasinin maliyetli ve kompleks olmasi konularindaki zorluklar ve dezavantajlar nedeniyle ilgili teknik alanda bir gelistirme yapilmasi gerekli kilinmistir. Bulusun Amaci ve Avantajlari Mevcut bulusta, toksik olmayan ve dolayisiyla zehirleyici etkisi bulunmayan, çevre ve insan sagligi açisindan risk olusturmayan, üretilmesi tasinmasi ve depolanmasi ekonomik ve basit olan, farkli AuXHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civa (Hg) ve altinin (Au) birlikte kazanimi ve seçimli olarak ayrilmasi saglanmaktadir. Bulusun en önemli amaci. çevre ve insan sagligi açisindan risk olusturmayan, amalgamlama atiklarindaki altinin (Au) kazanimini ve ayristirilmasini saglayan bir yöntem ve bu yöntemde kullanilan reaktif ortaya konmasidir. Bulusa konu yöntem ve amino asitler ile farkli AuxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlari halinde bulunan altin ile birlikte civa da çözündürülebilmekte ve %QO'in üzerinde verimli kazanimi ve ayristirilmasi saglanabilmektedir. Bulus ile elde edilen çözeltilerinden seçimli olarak altin ve civanin ayrimi da gerçeklestiriIebilmektedir. Bulusun bir diger önemli amaci, üretilmesi tasinmasi ve depolanmasi ekonomik ve basit olan farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civanin (Hg) ve altin (Au) ile birlikte kazanimi saglayan bir yöntem sunulmasi ve çözündürülerek kazanilan civanin çözeltilerden seçimli olarak ayrilmasinin saglanmasidir. Bulus sayesinde, siva ve altin seçimli olarak farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au- Hg metal alasimlarindan kazanilabildigi gibi seçimli olarak birbirinden ayrilabilmekte ve bu islem verimli olarak gerçeklestirilmektedir. Ayni zamanda bulusun ortaya koydugu amino asit türü reaktifler seçimli ayirim ve geri kazanim sagladiktan sonra tekrar tekrar kullanilabilmekte ve üretilmesi tasinmasi ve depolanmasi ekonomik (maliyeti USD 1.75/kg) ve basit özelliktedir. Bu sebeple, yaygin ve yerel kullanilmaya müsaittirler. Ayni zamanda bulus ile ayrica civa sülfür (HgS) mineralindeki civanin (Hg) ayrilmasi saglanmaktadir. Bulusun Ayrintili Açiklamasi Mevcut bulus; amalgamlama sonrasinda olusan atiklarda bulunan veya cevher yapisinda dogal olarak olusmus olarak bulunan farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civa (Hg) ve altinin (Au) birlikte kazanimini ve seçimli olarak ayrilmasini saglayan bir yöntem ve bu yöntemde kullanilan siyanüre alternatif, toksik olmayan ve dogada bozulabilen amino asit türü reaktifler ile ilgilidir. AUxHgy formlarindaki x ve y 1-8 araliginda degere sahip olabilmektedir. Amino asitler, yaygin olusumlari nedeniyle en ilginç metal baglayioilar arasindadir ve oksijen (O), azot (N) ve bazen kükürt (S) atomlari yoluyla çok çesitli metallerle koordine olabilmektedir. Bu sebeple aminoasitler altin, gümüs ve bakir çözünmesinde etkili bir sekilde kullanilabilmektedir. Bulusa konu, amalgamlama sonrasinda olusan atiklarda bulunan veya cevher yapisinda dogal olarak olusmus olarak bulunan farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civa (Hg) ve altinin (Au) birlikte kazanimi ve seçimli olarak ayrilmasi için yöntem, i. Civa (Hg) ve altin (Au) içeren amalgamlama atiklarinin su ile karistirilarak agirlikça %15-70 oraninda oiva (Hg) ve altin (Au) içeren amalgamlama atigi içeren pulp olusturulmasi, ii. Olusturulan alkali pulpün 20-80 00, ye isitilmasi, iii. Pulpe 0,1-2 M derisime sahip amino asit reaktifinin eklenmesi, iv. Olusturulan pulpun içerisine baz eklenerek alkali kosullar olusturulmasi, v. Olusturulan pulpün oksidasyonunu saglamak için reaktif ilave edilmesi, vi. Olusan karisim karistirilarak çözündürme isleminin gerçeklestirilmesi, vii. Çözünme isleminden sonra altin (Au) ve civayi (Hg) birbirinden seçimli olarak ayirmak için yüklü çözeltiden organik reaktifierle veya inorganik reaktifierle civanin (Hg) çöktürülerek ayrilmasi veya aktif karbona yükleme sonrasi organik asitlerle Hg'nin seçimli yikanarak ayrilmasi veya aktif karbona yükleme sonrasinda siyirma ile elde edilen çözeltiden organik veya inorganik reaktifierle Hg'nin çöktürme yöntemi ile ayrilmasi Çözünme isleminden sonra altin (Au) ve civayi (Hg) birbirinden seçimli olarak ayirmak için yüklü çözeltiden organik reaktifierle veya inorganik sodyum sülfür (Na28) reaktifierle civanin (Hg) çöktürülerek ayrilmasi islemindeki amaç reaktifierin çözünmüs olarak bulunan civa ve kompleksleri ile kükürt (8) arasinda bag kurarak HgS seklinde bir çökelme meydana getirilmesidir. Bu durum çözeltiye kükürt (S) verebilen veya yapisindaki kükürt (S) ile bag kurmaya izin verebilen organik veya inorganik reaktifierle gerçeklestirilebilir. Organik reaktif olarak çözündüklerinde açik uçlu S" içeren- olusturabilen organik reaktifierin tamami kullanilabilmektedir. Bunlarin en iyi örnegi kimyasal formülü CSa-XOH (X: 0, 1, or 2) olarak verilen tiyokarbonat grubudur. Bu grubun altindaki divalent fonksiyonel gruplarinin yapisina göre olusan alt gruplar buraya eklenebilir: monotiyokarbonat (, tritiyokarbonat (CS2'3) veya pertiyokarbonat (C82'4). Ditiyokarbonatlarin en yaygin türevi olan ksantatlarin (ROCS'2M+) tamami bu yapida olduklari için ve ayni zamanda madencilikte flotasyon tekniginde oldukça yaygin olarak da kullanildiklari için bütün türleri ile buraya eklenebilir: Na ve K ile bagli olarak bulunan etil, isopropil, isobutil veya amil ksantatlari burada verilebilir. Bir diger örnek ise tiyokarbamatlar (ROC(=S)NR2) veya ditiyokarbamatlardir (R2NCSZ'Nat). Bu gruplarin en yaygin kullanilan ürünü olarak sodyum dietilditiyokarbamat (NaSzCN(CzH5)2) verilebilir. Inorganik reaktifler olarak ise kalsiyum sülfür (CaS), sodyum hidrosülfit (NaSH), hidrojen sülfür (H2S) veya suyla temas ettiginde H2S olusturan magnezyum sülfür (MgS) eklenebilir. Organik asit olarak ise, asetik asit'e ilave olarak benzoik asit, formik asit, karbonik asiti laktik asit, malik asit, oksalik asit veya sitrik asit eklenebilir. Bulusa konu yöntemdeki (vii) numarali islem adiminda aktif karbona yükleme islemi temel olarak Liç içinde Karbon (CIL), Pulp içinde Karbon (CIP) ve Kolon içinde Karbon (CIC) olmak üzere üç farkli yöntemle yapilabilmektedir. CIL sisteminde reaktiflerle çözündürme süresi içinde pulp içerisine yüksüz-bos (Virgin) iri taneli (granular) aktif karbonlarin (AC) ilave edilmesi sözkonusudur. Bu islemde çözünme ile olusan çözünmüs altin ve civa amino asit komplekslerinin es zamanli olarak aktif karbona adsorpsiyonunun gerçeklesmesi saglanmaktadir. Islem sonrasi yüklü (Ioaded) aktif karbonlar eleme ile pulpten ayrilarak seçimli desorpsiyon (elution) islemine maruz birakilmaktadir. CIP sisteminde çözündürme islemi süresi sonrasinda oksidant ilavesi kesilerek Iiç islemi sonlandirilmakta ve pulp ortamina iri taneli bos aktif karbon (AC) ilave edilerek belirli bir süre zaman içerisinde çözünen altin ve civa amino asit komplekslerinin bu aktif karbonlara adsorbe olmalari saglanmaktadir. Adsorpsiyon için verilen süre sonrasinda yüklü aktif karbonlar eleme ile ayrilarak benzer sekilde seçimli desorpsiyon-yikama islemine tabi tutulmaktadir. ClC sisteminde ise öncelikle Iiç islemi tamamlanmakta ve sonrasinda kati sivi ayirimi yapilarak berrak çözelti elde edilmektedir. Bu çözelti yeni-bos aktif karbonlarin dolduruldugu kolonlardan geçirilerek çözünmüs altin ve civa amino asit komplekslerin aktif karbona adsorsiyonu gerçeklestirilmektedir. Islem sonrasi aktif karbon kolonlarinin seçimli yikama- desorpsiyon islemi gerçeklestirilmektedir. Yukarida bahsedilen yöntemde amino asit reaktifi olarak glisin, histidin, sistein, Iisin, fenilalanin, alanin ve/veya aspartik asit kullanilmaktadir. Tercihen kullanilan bazlar ise sodyum hidroksit (NaOH), kalsiyum hidroksit (Ca(OH)2) veya potasyum hidroksit (KOH) olup bu bazlarla saglanan alkali kosullarda pH degeri 9-12 araligindadir. Ayrica pulpün oksidasyonunu saglamak için hava veya oksijen (02) ve/veya hidrojen peroksit (H202) ve/veya potasyum permanganat (KMnO4) reaktifleri 0,05-5 It/dk/kg hizinda eklenmektedir. Eklenen bu reaktifler sonrasi olusan karisim 100-800 dev/dak hizla karistirilmaktadir. Çözündürme islemi ise 1-48 saat süre ile gerçeklestirilmektedir. Lt/dk/kg olarak verilen birim sadece hava ve 02 için verilen bir degerdir. Kg kati basina dakikada verilmesi gereken hava veya Oz'nin litre olarak miktarini vermektedir. Sonuç olarak çözelti içerisinde maksimum oranda çözünmüs oksijen olusturulmasi amaçlanmaktadir. Oksijen suda çok az çözünen bir gaz oldugundan çözünürlügü verilen sicaklikta atmosfer basinci ile dogrudan degismektedir. Tatli sularda 1 atm basinçta, havanin oksijeninin çözünürlügü OOC'de 14,6 mg/l ve 35°C'de ?mg/l'dir. Burada H202 ve KMnO4 için ise 0,1-1 M konsantrasyonlarinda ortamda olusturulmasi/eklenmesi gerekmektedir. Bulusa konu yöntemde altin (Au) ve civayi (Hg) birbirinden seçimli olarak ayirmak için yüklü çözeltiden organik reaktiflerle civanin (Hg) çöktürülerek ayrilmasi halinde çözeltide çözünmüs olarak bulunan civanin 1-32 katindaki konsantrasyonlarda organik reaktif kullanilarak çöktürme gerçeklestirilmektedir. Inorganik reaktiflerle civanin (Hg) çöktürülerek ayrilmasi halinde çözeltide çözünmüs olarak bulunan civanin 1-64 katindaki konsantrasyonlarda inorganik reaktif kullanilarak çöktürme gerçeklestirilmektedir. Aktif karbona yükleme sonrasi organik asitlerle Hg'nin seçimli yikanarak ayrilmasi veya aktif karbona yükleme sonrasinda siyirma ile elde edilen çözeltiden organik veya inorganik reaktiflerle Hg'nin çöktürme yöntemi ile ayrilmasi halinde adsorpsiyon sonrasinda yüklü aktif karbondan seçimli olarak civanin siyrilmasinda %1-20 arasinda organik asit içeren ve sicakligi 20-95 0C arasinda degisen yikama çözeltisi ile agirliginin 1-20 kati çözelti kullanilmasi önerilmektedir. Bu aminoasitlerden glisin, bir karboksilik asit ve bir amin grubu içeren basit bir amino asittir. Glisinin kimyasal formülü NH2-CH2-COOH'tir. Bu reaktif toksik olmamasinin yani sira, cevherden altin veya gümüsün geri kazanilabilmesi önemli bir avantajdir. Ek olarak, organik reaktif liç isleminin geleneksel siyanürleme proseslerinden önemli ölçüde farkli isleme kosullari gerektirmemesi, altin reaktif kompleksin yüksek stabilitesi ve solüsyondan seçici kazanim potansiyeline sahip olmasi önemini ortaya koymaktadir. Au (H2NCH2000)"2 gibi altin ile güçlü bir kompleks olusturur. Örnek olarak, alkalin glisin çözeltilerinde altin çözünmesinin stokiyometrisi Denklem 3'te verilmistir. Altinin çözündürülmesi ve çökeltilmesi islemleri ortamin pH ve redoks kosullarina ve iyonik altindan dogal altina dönüsebilen oksidan varligina baglidir. Bu nedenle, alkali ortamda peroksitlerin varliginda altinin çözünmesinin daha yogun oldugu bulunmus, altinin çözünmesinde oksidan varliginin alkali ortamda ekstraksiyon etkinligini artirdigi gözlenmistir Alkalin ortamda Au, NHzcHzcOOH ile asagidaki denkleme göre çözünmektedir. 2Au + 4(NH 2Au + 4 NH2CH2COOH + 2NaOH + Amalgamlama olarak bilinen islem sonunda altin (Au) ve civanin (Hg) etkilesimi ile Aung, AU2Hg ve AU3Hg gibi birbirinden farkli bilesimler olusmaktadir. Amalgamin yapisinda bulunan metalik civanin amino asit türü reaktiflerle çözündürülmesi bu patent basvurumuzun konusudur. Bu çözünmenin atmosfer basincinda, alkali sartlar altinda hava ve/veya oksijen (02) ve/veya hidrojen peroksit (H202) gibi bir oksitleyicinin bulunmasi durumunda asagidaki denklemler uyarinca olusmaktadir. Ortam sicakliginin artmasi çözündürme hizini artirmakta ve 60°C da maksimuma ulasmaktadir. Bir amino asit olan glisin için önerilen örnek çözünme reaksiyonlari asagida verilmistir: 2Hg + 8NH2CH2COOH + 2NaOH + 2Hg + 8NH2CH2COOH + 2NaOH + H Bu amalgam veya atiklarindan altinin yani sira civanin yukarida verilen reaksiyonlar (5, 6) uyarinca çözünerek elde edilmesi bulusun temel noktasidir. Böylece amino asit türü reaktiflerle amalgamlama atiklarindan altinin (Au) yaninda civa da çözündürülmekte ve çevresel olarak önemli bir kirleticiden kurtulunabilmektedir. Böylece altinin (Au) kazanilmasi önemli bir ekonomik getiri saglarken, civanin (Hg) kazanilmasi ile de önemli bir çevresel kazanim saglanmaktadir. Kimyasal bir çözündürme isleminde çözünmenin gerçeklesmesi için gereken sartlar temel olarak çözünme denkleminde (Denklem 3,4,5 ve 6) özetlenmektedir. Altinin (Au) ve civanin (Hg) amino asit içeren bir çözeltide oksijen gibi bir oksitleyici ile çözünmesi elektrokimyasal bir Islem olarak kabul edilebilir. Altin ve civanin çözünmesi ile anodik yari-tepkime sonucu bie elektron ihtiyaci ortaya çikmaktadir. Bu elektronun kullanildigi reaksiyon ise oksitleyicinin harcandigi Katodik yari-tepkimedir. Böylece Au veya Hg bir elektron vererek iyonik forma dönüserek oksitlenmekte ve bu oksitlenme sonucu olusacak iyon amino asitle bag kurarak çözeltde kararli hale getirilebilmektedir. Çözünmeye maruz birakilan tane üzerinde bu elektrokimyasal olay sirasinda oksitlenme ile çözünmenin gerçeklestigi noktalarin farkli yerlerde olustugu gözlemlenebilmektedir. Verilen çözünme denklemleri 3-4 ve 5-6 uyarinca 1 mol Au veya Hg nin çözünebilmesi için çözücü reaktif olan amino asite veya 02 veya H202 gibi oksitleyici reaktiflere ne kadar ihtiyaç oldugu teorik olarak hesaplanabilir. Denklemin gerçeklesmesi için ortamin alkali olmasi gerektigi de görülmektedir ve bunun için de 1 mol NaOH gibi reaktife ihtiyaç duyulacagi anlasilmaktadir. Ancak gerçekte bu degerin çok üzerinde reaktif sarfiyatlarina ihtiyaç duyulur. Bunun temel nedenlerinden birincisi bu reaktiflerin ortam içerisinde farkli reaksiyonlar sebebiyle tüketilmesidir. Diger sebebi ise reaksiyon kinetigidir. Kimyasal bir çözündürme isleminde çözünmenin gerçeklesmesi için gereken sartlarin yaninda bu çözünmenin kinetigi yani hizi çok önemlidir. Kullanilan reaktiflerin ortamda daha fazla miktarlarda bulunmasi reaksiyon hizlarinin artmasina ve çözünme islem hizinin sadece çözünen kimyasal maddenin yüzeyindeki özelliklere bagli kalmasina neden olur. Burada çözünmenin hizini yani kinetigini etkileyen faktörler asagidaki sekilde siralanabilir: o Reaktif ve oksitleyici konsantrasyonu artikça çözünme kinetigi belli sinirlara kadar artabilir. Pulpte kati orani kati basina çözücü ve oksitleyici mikrarini degistirdigi için önemlidir. Bu nedenle en hizli çözünme kinetigini elde etmek için çözündürmeye tabi tutulan malzemenin Au, Hg içerigine ve diger bilesenlerinin miktarlarina göre kati orani, çözücü konsantrasyonu, oksitleyici konsantrasyonu, alkali konsantrasyonu gibi parametrelerin en hizli çözünmenin elde edildigi sartlara optimize edilmesi gerekmektedir. 0 Liç kinetigini yani hizi etkileyen diger 2 faktör sicaklik ve karistirma hizidir. Sicaklik reaktiflerin aktivasyon enerjilerini ve difüzyon hizlarini arttirarak çözünme hizini oldukça fazla etkilerler. Ancak belli bir noktadan sonra reaktiflerin bozunmasi veya kimyasal reaksiyonun engellenmesi gibi farkli etkilerle olumsuz etkileyebilirler. Basvuruda bulundugumuz patent konusu olan çözünme isleminde çok düsük sicaklilarda çözünmenin verimli bir sekilde gerçeklesmesi için 20-80 00 arasinda sicakliklara sahip olmasi gerektigi belirlenmistir. Karistirma hizinin ise çözünen kati yüzeyinden çözünmüs iyonlarin uzaklastirilmasini saglamasi ve çözücü ile çözünen reaktiflerin karsilasma ihtimallerini arttirmasi yönünden liç kinetigi üzerine etkisi vardir. Belli bir hizdan sonra türbülans olusmasi nedeniyle de olumsuz etkileri baslayabilmektedir. Bu nedenle optimum hiz araliginin her örnek ve deney sartlari için optimize edilmesi gerekmektedir. Bulusun tercih edilen bir uygulamasinda, amalgamlama sonrasinda olusan atiklarda bulunan veya cevher yapisinda dogal olarak olusmus olarak bulunan farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindan civa (Hg) ve altinin (Au) birlikte kazanimi ve seçimli olarak ayrilmasi için bir yöntem, i. Civa (Hg) ve altin (Au) içeren amalgamlama atiklarinin su ile karistirilarak agirlikça %30 oraninda civa (Hg) ve altin (Au) içeren amalgamlama atigi içeren pulp olusturulmasi, ii. Olusturulan alkali pulpün 80 °C, ye isitilmasi, iii. Pulpe 0,1-2 M derisime sahip amino asit reaktif olarak glisin eklenmesi, iv. Olusturulan pulpun içerisine baz eklenerek alkali kosullar olusturulmasi, v. Olusturulan pulpün oksidasyonunu saglamak için reaktif ilave edilmesi, vi. Olusan karisim karistirilarak çözündürme isleminin gerçeklestirilmesi, vii. Çözünme isleminden sonra altin (Au) ve civayi (Hg) birbirinden seçimli olarak ayirmak için yüklü çözeltiden organik reaktif olarak ksantat kullanilarak civanin (Hg) çöktürülerek ayrilmasi Bulusun tercih edilen uygulamasinda, atmosfer basincinda, alkali sartlar altinda, hava ve/veya oksijen (02) ve/veya hidrojen peroksit (H202) gibi bir oksitleyicinin bulunmasi durumunda, ortam sicakliginin artmasi çözündürme hizini artirmakta ve 60°Cide çözünme hizi maksimuma ulasmaktadir. Bulusa konu yöntem ve amino asitler ile farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlari halinde bulunan altin ile birlikte civa da çözündürülebilmekte ve %90*in üzerinde verimli kazanimi ve ayristirilmasi saglanabilmektedir. Bulus ile elde edilen çözeltilerinden seçimli olarak altin ve civanin ayrimi da gerçeklestirilebilmektedir. Çevre ve insan sagligi açisindan risk olusturmayan, amalgamlama atiklarindaki altinin (Au) kazanimini ve ayristirilmasini saglayan bir yöntem ve bu yöntemde kullanilan reaktif ortaya konmaktadir. Bulusa konu yöntem ve amino asitler ile amalgamlama sonrasinda olusan atiklarda bulunan veya cevher yapisinda dogal olarak olusmus olarak bulunan farkli AUxHgy formlarinda bulunabilen Au-Hg metal alasimlarindaki altin ile birlikte civa da çözündürülebilmekte ve altinin kazanimi ve ayristirilmasi saglanabilmektedir. Bulus ile elde edilen çözeltilerden seçimli olarak altin ve civanin ayrimi gerçeklestirilebilmektedir. Ayrica bulus ile üretilmesi tasinmasi ve depolanmasi ekonomik ve basit olan amalgamlama atiklarindan civanin (Hg) ve altin (Au) ile birlikte kazanimi saglayan bir yöntem sunulmakta ve çözündürülerek kazanilan civanin çözeltilerden seçimli olarak ayrilmasi saglanmaktadir. Bunun yaninda ayrica glisin gibi amino asitlerle çözündürme islemi sonucunda birlikte kazanilan altin (Au) ve civanin (Hg) birbirinden ayrilmasi için de ilk kez uygulanan 4 farkli yöntem gelistirilmistir. Bunlar, glisin gibi amino asitlerle çözündürülen civanin birlikte çözündügü altindan ksantat gibi organik reaktiflerle seçimli olarak çöktürülmesi, glisin gibi amino asitlerle çözündürülen civanin birlikte çözündügü altindan sodyum sülfür (NazS) gibi inorganik reaktiflerle seçimli olarak çöktürülmesi, glisin gibi bir organik reaktif ile birlikte çözündürülmüs altin ve civanin aktif karbona birlikte adsorplanarak çözeltiden birlikte kazanilarak ayrilmasi, glisin gibi amino asitli çözeltiden adsorplanarak birlikte yüklendigi aktif karbonlardan asetik asit gibi organik asitlerle Civanin yikanarak seçimli olarak altindan ayrilmasidirBqus ile önerilen ayni islem basamaklari ile ayrica civa sülfür (HgS) mineralindeki civanin (Hg) ayrilmasi saglanabilmektedir. TR TR TR TR TR TR DESCRIPTION A METHOD FOR THE CO-RECOVERY OF MERCURY (Hg) AND GOLD (Au) AND SELECTIVE SEPARATION FROM EACH OTHER AND ALTERNATIVE REAGENTS FROM Au-Hg METAL ALLOYS, WHICH CAN BE PRESENT IN DIFFERENT AUXHGY FORMS AND ALTERNATIVE REAGENTS. It is a method that enables the combined recovery and selective separation of mercury (Hg) and gold (Au) from Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms found in the wastes formed after amalgamation or naturally occurring in the ore structure, and is a non-toxic alternative to the cyanide used in this method. and amino acid type reagents that can be degraded in nature. This method also separates the mercury (Hg) in the mercury sulphide (HgS) mineral, and produces Au-Hg metal alloys, which are non-toxic and therefore have no poisonous effect, do not pose a risk to the environment and human health, are economical and simple to produce, transport and store, and can be found in different AUxHgy forms. The combined recovery and selective separation of mercury (Hg) and gold (Au) is provided. Known State of the Technology Mercury (Hg) is a chemical element with the symbol "Hg" and atomic number 80. It is an important element with a very delicate texture and appearance and rare chemical properties. Mercury is a metallic gray substance obtained from a red mineral called "cinnabar". It is a very powerful solvent and thanks to this feature, it is widely used to separate gold (Au) and silver (Ag) from ores. However, mercury (Hg) is a nervous system toxin that can be effective even in very small amounts. It directly affects the central nervous system and renal system. It causes developmental disorders, movement and brain function disorders. It evaporates easily and enters the air as a colorless vapor, making it a latent toxin. Mercury, which has the ability to form amalgam with metallic gold (Au), is used as an effective technique to concentrate and recover gold (Au) from ores (Oraby, 2009). The densification process in which metallic gold (Au) or silver (Ag) or an alloy of the two is mixed with Mercury (Hg) in an amalgam drum or on an amalgamating table and the precious metal combines with Mercury (Hg) to form metal-charged Mercury (Hg) is the amalgamation process. The amalgamation process has been produced for many years and a large amount of mercury (Hg) contaminated waste has been generated. Although these wastes are widespread in many areas of the world, they are concentrated in the African and South American continents. Unfortunately, recently, in most of the developing countries located in the tropical regions, the amalgamation process with Mercury (Hg), which is a cheap, easy and reliable extraction process for gold (Au) recovery, has continued to be widely used by miners due to economic and social factors ( Gökelma et al., 2016, Swain et al., 2007). Since the surface tension of mercury (Hg) in the amalgamation process is greater than that of water but smaller than that of gold (Au), mercury (Hg) adsorbs on the surface of gold (Au) particles and also acts as a dense medium. The gold (Au) is embedded in the mercury while the lighter gangue material floats on top. When the resulting amalgam is heated, Mercury (Hg) evaporates, leaving gold (Au). In particular, gold (Au) can combine with mercury (Hg) to form a wide variety of amalgams from Aung and AuaHg. It is available in three basic gold (Au) amalgam compositions as Mercury (Hg), Aung, AU2Hg and AU3Hg, and also as electrum or white gold (Au), an alloy obtained by mixing certain amounts of Gold (Au) and silver (Ag) at room temperature. is named. While creating electrum, 75% gold (Au) and 25% silver (Ag) or palladium are added to 18 kt white gold (Au), and its color changes from pale to bright yellow depending on the proportions of gold (Au) and silver (Ag). Since the surface tension of electrum gold (Au) compounds, which are generally pale yellow or yellowish white in color, is not suitable for amalgamation, amalgam process cannot be performed. Difficulties arise in the applicability of this method in small size gold (Au) grains (<400 microns). Again, in the presence of impurities in the environment (such as iron oxide, iron sulphide, telluride, arsenic, antimony and bismuth), amalgamation becomes difficult and mercury (Hg) consumption increases (Çilingir, 1996). For these reasons, since the recovery of gold (Au) from amalgam is not efficient, there is a significant amount of gold (Au) and mercury (Hg) in the waste. Mercury (Hg) left as waste is generally evaporated into the atmosphere, and the toxicity of the evaporated mercury used in the amalgamation method negatively affects human and environmental health. So much so that the increase in gold (Au) prices and poverty has led to the proliferation of small-scale gold (Au) mining, which uses the amalgamation method with Hg in gold (Au) production. Nearly 15 million workers in more than 70 countries work in primitive and small-scale gold (Au) mining, where amalgamation with mercury (Hg) is used. Although it has not been clearly recorded as gold (Au), it has been demonstrated by primitive mining activities implemented in more than 50 developing countries. This amount corresponds to approximately 20-30% of the world gold (Au) production (Swain et al., 2007; Velasquez-Lopez et al., 2011). However, the quantities of mining residues produced by primitive miners are also significant and these are often dumped into designated tailings ponds without any minimal processing (Coles and Cochrane, 2006). Despite laws prohibiting the use of Mercury (Hg), Mercury (Hg) is still widely used in small-scale gold (Au) mining. It is estimated that miners lose an average of 1-2 9 mercury (Hg) per gram of gold (Au) produced; Therefore, approximately 1000 tonnes of Hg are released into the biosphere annually by this process, of which an estimated 300 tonnes are emitted directly into the atmosphere. Almost all mercury (Hg) consumed by this activity is released into the environment in some form. The leading consumers of mercury (Hg) through these activities are thought to be China, Indonesia, Brazil, Colombia, Peru, Philippines, Venezuela and Zimbabwe (Swain et al., 2007). Velasquez-Lopez et al. In the study conducted by (2011), gravity wastes and amalgamation wastes were examined and it was stated that these wastes had 150-350 ppm Hg and 1.5-5 ppm gold (Au) content. This situation reveals a serious amount of mercury (Hg) pollution in wastes as a result of gold (Au) production through the use of mercury (Hg). Mercury (Hg), which is among the heavy metals, is ranked third in the list of the most toxic elements for human health by the Agency for Toxic Substances and Diseases (ATSDR) in the USA (Rice et al., 2014). Therefore, mercury (Hg) pollution is a global problem facing humanity these days. It exists in three forms (elemental, inorganic and organic) in nature, and each has its own toxic properties (Tchounwou et al., 2012). Mercury (Hg) poses an environmental and human hazard due to its toxic effects even at low concentrations. Mercury has a high vapor pressure, and most Mercury compounds are volatile and easily volatilized (Coles and Cochrane, 2006). Various forms of mercury in the environment can transform into methyl mercury (CHaHg*), which is the most biogeochemically toxic form (AI-Malki, 2012). Mercury has high chemical and biological activity. It also tends to accumulate in living organisms. It forms many toxic compounds, both inorganic and organic. If it is found as waste in the environment, it is very difficult to remove it (Antoszczyszyn and Michalska, 2016). The maximum safe level for atmospheric mercury is considered to be 0.05 mg Hg/m3 (Coles and Cochrane, 2006). Mercury (Hg) is a toxin that can affect the nervous system even in very small amounts and directly affects the renal system. The severity and type of mercury (Hg) poisoning depends on the type, duration and form of exposure to mercury (Hg) due to its toxicity. In severe Mercury (Hg) poisoning, it affects the kidneys, nervous system, respiratory system, immune system, skin, mouth, teeth and gums, and also causes birth defects. Additionally, methyl Mercury prevents microtubule formation and protein synthesis in neurons. It changes cell membrane activity and disrupts DNA synthesis. As a result, it has a very toxic effect on the nervous system. In severe poisoning, it can cause coma and death. Findings; These are cough, shortness of breath, fever, weakness, gingivitis, hallucinations, neurological findings, peeling in the hands and feet, and skin rashes due to blood accumulation in the capillaries. If the Mercury (Hg) concentration in the blood is below 10 ug/L in adults, it is considered normal if the mercury (Hg) concentration is below 15 ug/L in those with mild occupational exposure levels (e.g., dentists). According to the World Health Organization (WHO), serious mercury (Hg) exposure is when the daily amount of mercury excreted in urine is over 50 ug/day (URL-1, 2019). The process of relatively selectively separating the gold (Au) in amalgam into solution as a cyanide complex is called cyanidation. Cyanidation is used for most gold (Au) mines and is the main method of recovering gold from ore or concentrate. The cyanide leaching process to be applied is determined according to the gold (Au) content in the ore. In general, there are two basic types of cyanidation processes. These; inside the tank and inside the stack. Additionally, tank leaching involves one of two different types of processes; One of them is carbon in pulp (ClP) and the other is carbon in leach (CIL) method (EPA, 1994). In cyanide I, cyanide (CN'), which is formed by the combination of a nitrogen and a carbon atom, is used. Cyanide process; It is defined as the dissolution of precious metals (gold, silver) in the ore in the presence of oxygen in an alkaline environment (pH=) (Gupta and Vlukherjee, 1990; Rubisov et al., 1996). The equation of dissolution of gold with cyanide is expressed by the Elsner equation, and the solubility of silver occurs with the same reaction. (Habashi, 1997) Cyanide, which is a strong reagent for gold, is equally strong for mercury (typically around 85-90% gold is dissolved during the cyanidation process, Gabby et al., 1984; 2013). . This situation varies depending on how the mercury is found below. In another study applied to amalgamation waste, Hg solubility was achieved with approximately 90% efficiency (Kantarci, 2020). According to Sharpe (1976), mercury forms the Hg(CN)2 and Hg(CN)4'2 complex as a result of oxidation with cyanide (Miller et al., 1995). Cyanide; It also forms complexes with elements such as gold, silver, copper and iron, but water-soluble mercury-cyano complexes are among the most stable ones and are especially difficult to remove from mine wastes (Matlock et al., when looked at stoichiometrically, the cyanide concentration required to dissolve mercury is compared to gold). It is seen that it should be 2 times higher. Therefore, since the amount of cyanide used for mercury (Hg) dissolved with gold in gold dissolution will be excessive, the dissolution of mercury in the ore during the cyanide process, which causes pollution, will occur in the processes following the Iining process (solution purification/recovery processes). Mercury must be either recovered or precipitated due to the health hazard during melting of cathodes and reactivation of activated carbon (Sandberg et al., 1984). Mercury in ores is the most difficult of all possible metals to remove from cyanide solution and poses the most serious contamination threat. is the creator. Pollution that may arise from these reasons causes serious environmental and health hazards. Additionally, among the methods used to recover gold after the leaching process; During carbon stripping, carbon recovery, electrowinning and purification (firing) processes, mercury accumulates in recyclable leaching solutions, remains in wastes, and causes mercury evaporation in processes where heat treatments are applied (Staker et al., 1984; has made the research of removal methods important. For the removal of mercury from cyanide leaching solutions; precipitation with organic reagents (Coles and Cochrane, 2006, Kantarci, 2020) and removal with inorganic reagents (lViller et al., 1995; Gabby et al., 2014), as well as adsorption and electro- There are studies for recovery and removal. In general, the small amount of mercury extracted from the ore is more expensive than its economic return and requires additional processing steps to separate the mercury from gold and silver (Staker et al., 1984). pH is not desired and pH can be adjusted above 10.5 with the addition of lime (Küçük, 2007; Sayiner, 2012). Cyanide salts and hydrogen cyanide give a mutually toxic reaction, and due to cyanide's ion retention (a feature used in metal production), it activates metallic molecules and causes oxygen consumption. Thus, it causes poisoning in living things that use oxygen. Cyanide; Due to its highly toxic nature, its production, transportation, storage, use and cyanide-containing wastes pose a great threat to the environment and human health. Cyanide water flowing through the mass; It poses a major threat to surface water, groundwater and soil. Nowadays, more importance is given to protecting the environment and the use of cyanide is increasingly restricted. Due to such health reasons, the recovery of gold with cyanide from these wastes contaminated with mercury is prohibited in accordance with the "Minamata Convention on Mercury" under the leadership of the United Nations Environment Program (UNEP). Within the scope of the agreement, countries are required to ban the production, import and export of some mercury-containing products until 2020 and to effectively dispose of their waste, to create strategies to reduce the amount of mercury used and their emissions, and to create new products within certain periods of time to reduce emissions and releases from large industrial facilities. It will be mandatory for the facilities to be opened to use the best available technologies and for existing facilities to reduce their emissions within the framework of a specific plan. The Minamata Convention was established in the mid-20th century in Minamata, Japan, due to mercury poisoning caused by mercury and mercury compounds and their waste. In addition, mercury ores and wastes are within the scope of this agreement due to the problems that exist as a result of the cyanidation process, which is widely used in gold recovery. Because cyanide, which is a strong reagent for gold, is equally strong for mercury (Miller et al., 1995). During the cyanidation process, while around 85-90% of gold is dissolved, it is stated that typically around 10-30% of mercury is dissolved. As a result of oxidation with cyanide, Hg(CN)2 and Hg(CN)4'2 complex is formed (Miller et al., 1995). Cyanide; It also forms complexes with elements such as gold, silver, copper and iron, but water-soluble mercury-cyano complexes are among the most stable ones and are especially difficult to remove from mine wastes (Boyle and Smith, 1994; Matlock et al., 2002; Coles and Cochrane, 2006; Gabby, 2013). In conclusion; With cyanidation, environmentally harmful mercury is mobilized and spreads more quickly into the environment. There are more than 500 documents in the state of the art that appear to relate to the application of alternative reagents to cyanide for the leaching of gold. In addition, work that is not easily accessible is also being done by private companies, research institutions, and commercial metallurgical laboratories. Research has been conducted on thiosulfate, thiourea, halides, ammonia and bacteria as alternatives to cyanide for gold leaching (Aylmore, 2005). A noble metal recovery method suitable for selectively recovering a noble metal such as gold from a metal composition is described. A method of recovering noble metal from a metal compound containing noble metal; It includes the process steps of selectively leaching the noble metal into an aqueous electrolytic solution and electrolytically reducing the metal compound with thiourea and/or thiosulfate ions. According to this document, the electrolytic aqueous solution not only recovers a noble metal but also electrolytically treats a noble metal-containing material (Ichino and Okido, 2000). It can also be used in operations such as electrolytic processing. However, reagents such as thiourea and/or thiosulfate ions used as alternatives to cyanide; They are reagents that have difficulties such as having slightly toxic effects compared to cyanide, being uneconomical, and not being recyclable and stable, and therefore they are not preferable (Tanda, 2017). Additionally, with this method, gold cannot be separated at the desired efficiency. Document CN1069348 C describes the green metallurgical non-cyanogenic process and its special equipment in the gold industry. According to this process, the process involves the steps of electrolyzing the chlorine salt of the alkali metal in special electrolysis equipment under acidic conditions, and the gold in the ocher is oxidized by active chlorine released to produce gold trichloride. It is also adsorbed with ion exchange resin, desorbed, acidified, burned and extracted to obtain the finished product of gold (Xu Sheng, 2001). However, reagents that can dissolve gold, such as chloride complexes, cyanide or sulfur complexes, are often aggressive and very toxic (Gökelma et al., 2016). For this reason, the use of chloride-containing components is not preferable. It has been necessary to make a development in the relevant technical field due to the difficulties and disadvantages of the existing solutions in terms of being toxic, causing poisoning in organisms that use oxygen, negatively affecting environmental health, and being costly and complex in production, transportation, storage and use. Purpose and Advantages of the Invention In the present invention, mercury (Hg) and gold (Au) are among the Au-Hg metal alloys that are non-toxic and therefore have no poisonous effect, do not pose a risk to the environment and human health, are economical and simple to produce, transport and store, and can be found in different AuXHgy forms. Joint acquisition and selective separation are provided. The most important purpose of the invention. The aim of this study is to present a method that enables the recovery and separation of gold (Au) in amalgamation wastes and the reagent used in this method, which does not pose a risk to the environment and human health. With the method and amino acids subject to the invention, mercury as well as gold found in Au-Hg metal alloys, which can be found in different AuxHgy forms, can be dissolved and efficient recovery and separation of over QO% can be achieved. Separation of gold and mercury can also be selectively achieved from the solutions obtained with the invention. Another important aim of the invention is to present a method that enables the recovery of mercury (Hg) and gold (Au) from Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms, which are economical and simple to produce, transport and store, and to selectively separate the mercury obtained by dissolving it from the solutions. Thanks to the invention, plaster and gold can be selectively recovered from Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms, and can be selectively separated from each other, and this process can be carried out efficiently. At the same time, the amino acid type reagents introduced by the invention can be used repeatedly after providing selective separation and recovery, and their production, transportation and storage are economical (cost USD 1.75/kg) and simple. For this reason, they are suitable for widespread and local use. At the same time, the invention also enables the separation of mercury (Hg) in the mercury sulfide (HgS) mineral. Detailed Description of the Invention The present invention; It is a method that enables the combined recovery and selective separation of mercury (Hg) and gold (Au) from Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms found in the wastes formed after amalgamation or naturally occurring in the ore structure, and is a non-toxic and alternative to the cyanide used in this method. It is related to amino acid type reagents that can be degraded in nature. x and y in AUxHgy forms can have values between 1-8. Amino acids are among the most interesting metal binders because of their widespread occurrence and can coordinate with a wide variety of metals through oxygen (O), nitrogen (N), and sometimes sulfur (S) atoms. For this reason, amino acids can be used effectively in dissolving gold, silver and copper. The subject of the invention is the method for the co-recovery and selective separation of mercury (Hg) and gold (Au) from Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms found in the wastes formed after amalgamation or naturally occurring in the ore structure, i. Mixing amalgamation waste containing mercury (Hg) and gold (Au) with water to form pulp containing amalgamation waste containing mercury (Hg) and gold (Au) at a rate of 15-70% by weight, ii. Heating the created alkaline pulp to 20-80 00, iii. Adding amino acid reagent with a concentration of 0.1-2 M to the pulp, iv. Creating alkaline conditions by adding base to the pulp created, v. Adding reagent to ensure oxidation of the pulp formed, vi. Carrying out the dissolution process by mixing the resulting mixture, vii. To selectively separate gold (Au) and mercury (Hg) from each other after the dissolution process, mercury (Hg) can be separated from the charged solution by precipitation with organic reagents or inorganic reagents, or Hg can be separated by selective washing with organic acids after loading on activated carbon, or by stripping after loading on activated carbon. Separation of Hg from the resulting solution by precipitation method with organic or inorganic reagents. After the dissolution process, it is the process of separating mercury (Hg) from the charged solution by precipitation with organic reagents or inorganic sodium sulfur (Na28) reagents in order to selectively separate gold (Au) and mercury (Hg) from each other. The aim is to create a precipitation in the form of HgS by bonding between the dissolved mercury and its complexes and sulfur (8). This can be achieved with organic or inorganic reagents that can release sulfur (S) into the solution or allow bonding with sulfur (S) in its structure. All organic reagents that can form open-ended S" when dissolved as organic reagents can be used. The best example of these is the thiocarbonate group, whose chemical formula is given as CSa-XOH (X: 0, 1, or 2). The subgroups formed according to the structure of the divalent functional groups under this group can be used. groups can be added here: monothiocarbonate (, trithiocarbonate (CS2'3) or perthiocarbonate (C82'4). Since all xanthates (ROCS'2M+), the most common derivative of dithiocarbonates, have this structure and are also widely used in flotation techniques in mining, all can be added here with their types: Ethyl, isopropyl, isobutyl or amyl xanthates bonded with Na and K can be given here. Another example is thiocarbamates (ROC(=S)NR2) or dithiocarbamates (R2NCSZ'Nat). Sodium diethyldithiocarbamate (NaSzCN(CzH5)2) can be given as inorganic reagents. Calcium sulfide (CaS), sodium hydrosulphite (NaSH), hydrogen sulfide (H2S) or magnesium sulfide (MgS), which forms H2S when in contact with water, can be added. As organic acid, in addition to acetic acid, benzoic acid, formic acid, carbonic acid, lactic acid, malic acid, oxalic acid or citric acid can be added. In the process step numbered (vii) in the method subject to the invention, the loading process to activated carbon can basically be done by three different methods: Carbon in Leach (CIL), Carbon in Pulp (CIP) and Carbon in Column (CIC). In the CIL system, uncharged (virgin) coarse-grained (granular) activated carbons (AC) are added into the pulp during the dissolution period with reagents. In this process, the simultaneous adsorption of dissolved gold and mercury amino acid complexes formed by dissolution to the activated carbon is ensured. After the process, loaded activated carbons are separated from the pulp by sieving and subjected to selective desorption (elution). In the CIP system, after the dissolution process period, the oxidant addition is stopped and the internal process is terminated and coarse-grained empty activated carbon (AC) is added to the pulp medium, allowing the gold and mercury amino acid complexes dissolved over a certain period of time to be adsorbed to these activated carbons. After the time given for adsorption, the loaded activated carbons are separated by sieving and subjected to a similar selective desorption-washing process. In the ClC system, the internal process is completed first and then a clear solution is obtained by solid-liquid separation. This solution is passed through columns filled with new-empty activated carbons, and the dissolved gold and mercury amino acid complexes are adsorbed onto the activated carbon. After the process, selective washing-desorption of the activated carbon columns is carried out. In the method mentioned above, glycine, histidine, cysteine, Isin, phenylalanine, alanine and/or aspartic acid are used as amino acid reagents. Preferably used bases are sodium hydroxide (NaOH), calcium hydroxide (Ca(OH)2) or potassium hydroxide (KOH), and the pH value is in the range of 9-12 under alkaline conditions provided with these bases. Additionally, air or oxygen (O2) and/or hydrogen peroxide (H2O2) and/or potassium permanganate (KMnO4) reagents are added at a rate of 0.05-5 It/min/kg to ensure oxidation of the pulp. The mixture formed after these added reagents is mixed at a speed of 100-800 rpm. The dissolution process is carried out for 1-48 hours. The unit given as lt/min/kg is a value given only for air and 02. It gives the amount of air or Oz in liters that must be delivered per minute per kg of solid. As a result, it is aimed to create the maximum amount of dissolved oxygen in the solution. Since oxygen is a gas that is slightly soluble in water, its solubility changes directly with atmospheric pressure at a given temperature. At 1 atm pressure in fresh water, the solubility of oxygen in air is 14.6 mg/l at OOC and ? is mg/l. Here, H2O2 and KMnO4 need to be created/added to the environment at concentrations of 0.1-1 M. In the method of the invention, in order to selectively separate gold (Au) and mercury (Hg), precipitation is carried out by using organic reagents at concentrations 1-32 times the mercury found dissolved in the solution. If mercury (Hg) is separated by precipitation with inorganic reagents, precipitation is carried out using inorganic reagents at concentrations 1-64 times the mercury found dissolved in the solution. If Hg is selectively washed with organic acids after loading on activated carbon, or if Hg is separated by precipitation method with organic or inorganic reagents from the solution obtained by stripping after loading on activated carbon, 1-20% organic acid is selectively stripped from the loaded activated carbon after adsorption. It is recommended to use a washing solution containing 1-20 times its weight in washing solution containing the product and the temperature varying between 20-95 0C. Among these amino acids, glycine is a simple amino acid containing a carboxylic acid and an amine group. The chemical formula of glycine is NH2-CH2-COOH. An important advantage is that this reagent is not only non-toxic, but also that gold or silver can be recovered from the ore. In addition, the fact that the organic reagent leaching process does not require significantly different processing conditions than conventional cyanidation processes, the high stability of the gold reactive complex and the potential for selective recovery from solution reveal its importance. It forms a strong complex with gold, such as Au (H2NCH2000)"2. For example, the stoichiometry of gold dissolution in alkaline glycine solutions is given in Equation 3. The dissolution and precipitation processes of gold depend on the pH and redox conditions of the environment and the presence of an oxidant that can transform from ionic gold to natural gold. This Therefore, it has been found that the dissolution of gold is more intense in the presence of peroxides in an alkaline environment, and it has been observed that the presence of an oxidant in the dissolution of gold increases the extraction efficiency in an alkaline environment. In an alkaline environment, Au dissolves with NHzcHzcOOH according to the following equation: 2Au + 4(NH 2Au + 4 NH2CH2COOH + 2NaOH + The process known as amalgamation. Eventually, different compounds such as Aung, AU2Hg and AU3Hg are formed by the interaction of gold (Au) and mercury (Hg). The dissolution of metallic mercury in the structure of amalgam with amino acid type reagents is the subject of this patent application. In the presence of an oxidizer such as oxygen (02) and/or hydrogen peroxide (H202), it occurs according to the equations below. Increasing the ambient temperature increases the dissolution rate and reaches a maximum at 60°C. Sample dissolution reactions suggested for glycine, an amino acid, are given below: 2Hg + 8NH2CH2COOH + 2NaOH + 2Hg + 8NH2CH2COOH + 2NaOH + H. Obtaining gold as well as mercury from this amalgam or its wastes by dissolving it according to the reactions given above (5, 6) is the main point of the invention. Thus, mercury as well as gold (Au) from amalgamation wastes can be dissolved with amino acid type reagents and an environmentally important pollutant can be eliminated. Thus, while the recovery of gold (Au) provides a significant economic return, a significant environmental gain is also achieved by the recovery of mercury (Hg). The conditions required for dissolution to occur in a chemical dissolution process are basically summarized in the dissolution equation (Equations 3,4,5 and 6). The dissolution of gold (Au) and mercury (Hg) in a solution containing amino acids with an oxidizer such as oxygen can be considered an electrochemical process. A need for electrons arises as a result of the anodic half-reaction with the dissolution of gold and mercury. The reaction in which this electron is used is the cathodic half-reaction in which the oxidant is consumed. Thus, Au or Hg is oxidized by donating an electron, turning into ionic form, and the ion formed as a result of this oxidation can be stabilized in solution by bonding with the amino acid. It can be observed that the points where oxidation and dissolution occur during this electrochemical event occur in different places on the grain exposed to dissolution. According to the given dissolution equations 3-4 and 5-6, it can be calculated theoretically how much amino acid, which is a solvent reagent, or oxidizing reagents such as 02 or H2O2 are needed to dissolve 1 mole of Au or Hg. It is also seen that the environment must be alkaline for the equation to occur, and for this, a reagent such as 1 mole NaOH will be needed. However, in reality, reagent consumption much higher than this value is required. The first reason for this is that these reagents are consumed due to different reactions in the environment. The other reason is reaction kinetics. In a chemical dissolution process, in addition to the conditions required for dissolution to occur, the kinetics, that is, the speed, of this dissolution is very important. The presence of higher amounts of the reagents used in the environment causes the reaction rates to increase and the dissolution process rate to depend only on the properties of the surface of the dissolved chemical substance. Here, the factors affecting the rate of dissolution, that is, its kinetics, can be listed as follows: o As the reagent and oxidant concentration increases, the dissolution kinetics may increase up to certain limits. The solids ratio in the pulp is important because it changes the amount of solvent and oxidizer per solid. Therefore, in order to obtain the fastest dissolution kinetics, parameters such as solid ratio, solvent concentration, oxidizer concentration, alkali concentration should be optimized to the conditions where the fastest dissolution is achieved, according to the Au, Hg content and the amounts of other components of the material subjected to dissolution. 0 Two other factors that affect leaching kinetics, that is, speed, are temperature and mixing speed. Temperature greatly affects the dissolution rate of reagents by increasing their activation energy and diffusion rate. However, after a certain point, they can have negative effects with different effects such as decomposition of reagents or inhibition of chemical reactions. In the dissolution process, which is the subject of the patent for which we have applied, it has been determined that temperatures must be between 20-80 00 in order for dissolution to occur efficiently at very low temperatures. Stirring speed has an effect on leaching kinetics in that it ensures the removal of dissolved ions from the dissolved solid surface and increases the probability of encountering the solvent and solute reagents. Negative effects may begin due to turbulence occurring after a certain speed. Therefore, the optimum speed range must be optimized for each sample and experimental conditions. In a preferred embodiment of the invention, a method for the co-recovery and selective separation of mercury (Hg) and gold (Au) from Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms found in the wastes formed after amalgamation or naturally occurring in the ore structure, i. Mixing amalgamation waste containing mercury (Hg) and gold (Au) with water to form pulp containing amalgamation waste containing mercury (Hg) and gold (Au) at a rate of 30% by weight, ii. Heating the created alkaline pulp to 80 °C, iii. Adding glycine as an amino acid reagent with a concentration of 0.1-2 M in the pulp, iv. Creating alkaline conditions by adding base to the pulp created, v. Adding reagent to ensure oxidation of the pulp formed, vi. Carrying out the dissolution process by mixing the resulting mixture, vii. Separation of mercury (Hg) by precipitation using xanthate as an organic reagent from the charged solution in order to selectively separate gold (Au) and mercury (Hg) from each other after the dissolution process. In the preferred application of the invention, at atmospheric pressure, under alkaline conditions, air and/or oxygen (02). and/or in the presence of an oxidizer such as hydrogen peroxide (H2O2), increasing the ambient temperature increases the dissolution rate and the dissolution rate reaches its maximum at 60°C. With the method and amino acids subject to the invention, mercury can be dissolved along with gold in the form of Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms, and over 90% efficient recovery and separation can be achieved. Separation of gold and mercury can also be selectively achieved from the solutions obtained with the invention. A method that enables the recovery and separation of gold (Au) from amalgamation waste, and the reagent used in this method, that does not pose a risk to the environment and human health, is presented. With the method and amino acids subject to the invention, mercury can be dissolved along with gold in Au-Hg metal alloys, which can be found in different AUxHgy forms found in the wastes formed after amalgamation or naturally occurring in the ore structure, and the recovery and separation of gold can be achieved. Separation of gold and mercury can be achieved selectively from the solutions obtained with the invention. In addition, the invention presents a method that enables the recovery of mercury (Hg) and gold (Au) from amalgamation wastes, which are economical and simple to produce, transport and store, and selectively separate the mercury recovered by dissolving it from the solutions. In addition, four different methods, used for the first time, have been developed to separate gold (Au) and mercury (Hg), which are obtained together as a result of the solubilization process with amino acids such as glycine. These include selective precipitation of mercury dissolved with amino acids such as glycine from gold co-dissolved with organic reagents such as xanthate, selective precipitation of mercury dissolved with amino acids such as glycine from gold co-dissolved with inorganic reagents such as sodium sulphide (NazS), gold dissolved with an organic reagent such as glycine and It is the selective separation of mercury from gold by adsorbing it to activated carbon and recovering it from the solution together, and the selective separation of mercury from gold by washing it with organic acids such as acetic acid from the active carbons it is loaded with by adsorbing it from an amino acid solution such as glycine. With the same process steps suggested by Bqus, the separation of mercury (Hg) in the mercury sulphide (HgS) mineral can also be achieved. .TR TR TR TR TR TR